5 Şubat 2011 Cumartesi

Hayat (1. Bölüm)

-Şimdi kalkacağım zaten anne, gerek yok battaniyeye.
-Anne mi annene benzer mi halim mi var ayol?
Gözlerimi açtım, karşımdaki Demetti ve tabii ki anneme benzemiyordu. İstese de benzeyemezdi. Dünyada en sevdiğim kadın olan anneme biraz olsun benzese beni ondan uzaklaştıran eksiklikleri duymazdım zaten.
– Pardon Demetçiğim. Rüya görüyordum da.
–Sızıp kalmışsın tatlım burada ya, o gürültüde nasıl uyudun anlamadım ya zaten. Parti az önce bitti.
İnsan sıkılınca gürültü falan dinlemiyor, uykuyu bir kaçış biliyor da nasıl söyleyeyim ben bunu sana? Eve gitsem iyi olacak ama şimdi kal da kal diye tutturacaksın…
-Ben, eve gitsem iyi olacak.
-Nereye tatlım? Film izlerdik…
-Aklım Umutta kaldı, bakıcı yanında ama yine de içim rahat değil. Geceleri bensiz uyuyamaz o.
-Aman bakıcı yanındaymış madem, niye takıyorsun aklına. Romantik komedi mi, gerilim mi?
-Umut uyuyamazsa hemen hasta oluyor, bünyesi çok zayıf.
-Umut da Umut ben de yalnız kalınca çok mutsuz oluyorum bu umurunda mı peki senin?
- İşte sen hep böylesin!
-Nasılım?
-Bencil! Bıktım bu tavırlarından. Ben hayatımı sana adayan biri olmalıyım sana göre.
-Beni eskisi kadar sevmiyorsun demek. Demek ağır geliyor artık sana hayatını bana adamak?
-Ben sevdiğim kadına hayatımı adarım ama… Anlamıyorsun demek istediğimi.
-Bir de geri zekâlı olduk demek Rüzgâr Bey. Ne mutlu!
- Sana hayatımı adayacaksam senin de kendininkini bana adaman gerekir. Ama fedakârlık yapan hep ben oluyorum. Ben 30 yaşında bir adamım. İşten arda kalan tüm günümü köpek gezdirerek, alışveriş yaparak, partilerde dans ederek, film izleyerek geçirmek bana göre değil anlasana.
- Sanki bu saydıklarını çok yaptığın var da... Benim terfiimi kutladığım partide içerdeki odada uyuyakalıp beni yalnız bırakıyorsun. Alışveriş merkezlerinde kabinde çabucak giyiniyorum Rüzgâr Bey beni beğensin diye dışarı çıkıyorum, yoksun. Neymiş efendim kapının önünde sigara içiyormuşsunuz. Kırk yılın başı bir film izleyelim dedik, çocuğunuz sizsiz uyuyamazmış, eve koşun da 7 yaşına gelmiş çocuğu ayağınızda sallayın bari!
-Çocuğuma, ona içimin titreyişine bakışın, saygın bu işte. O benim hayatım, hayatımı sana adayayım istiyorsun oğlumu sevmek, hayatını benimle birlikte ona da adamak zorundasın.
-Bu yaşımda işi gücü bırakıp çocuk mu eğlendireyim, derdin ne? Mutlu mu olacaksın ben sahtece ilgi gösterince oğluna?
-Gerçekten sevemezsin onu değil mi? Gerçekten ilgi gösteremezsin? Beni de sevmiyorsun zaten, alışveriş merkezlerinde, partilerde koluna taktığın bir figürüm yalnızca.
-Ben kadın olarak bu kadar alıngan, duygusal değilim hayatım, saçmalama, otur şuraya.
-Ben gidiyorum Demet, hoşça kal…
Demet arkamdan koşarken kapıyı çarpıp çıktım. Benim isteğim hayat bu değildi, hayalim, özlemlerim bunlar değildi. Asansörü çağırdım fakat Demet’in ısrarlarından, tartışmayı devam ettirme isteğinden bir an önce uzaklaşma düşüncesiyle asansörü beklemekten vazgeçip merdivenleri süratle inmeye başladım. (devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder