5 Şubat 2011 Cumartesi

Aşka Aşık (5. Bölüm)

Merhaba. Sen Kenan olmalısın.
Sen de Barış.
Evet. Tanıştığıma sevindim.
Ben de. Otursana.
Teşekkürler.
Eee nasılsın bakalım Derya?
İyi Barış sen?
İyiyim de beni bekleyeceğini sanıyordum.
Sözleştiğimizi hatırlamıyorum. Nerde nasıl buluşup gideceğimizi planlamadık ya. Kenan'ı bekletmeyeyim burda dedim.
Ya ne hoş beklemesin tabii Kenan.
Barış artık Kenan ile olan durumumdan hoşlanmadığını saklama gereği duymuyordu. Kısa bir sessizliğin ardından Kenan konuşmaya başladı.
Eeee Derya, gelecek planların neler bakalım?
İşte ÖSSye girdim bu sene, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi istiyorum ama bakalım.
Bakalım falan dediğine bakma sen onun. Çok iyi geçti sınavı.
Peki sen Ankara'ya gidince biz ne olacağız Derya?
Görüşürüz aşkım mutlaka. Her gün telefonlaşırız. Ara sıra gelirsin. Mesafeler sorun yaratmaz bizimki gibi aşklarda.
Tabi yaratmaz da, yine de özlerim ben seni. Hem ben de hukuk düşünüyorum. Belki aynı üniversiteye gideriz ha?
Sen ÖSS'ye mi girdin Kenan?
Evet Barışcığım. Bu sene bayağı iddialıyım. Geçen sene hukuğa yetmeyince puanım bir sene daha bekledim ama bakalım. Senin planın ne peki Barış?
Benim de iyi geçti sınavım. Annem yalnız İzmir'de. Onu bırakıp şehir dışına gitmem ben. Hem zaten psikoloji istiyorum.
Evet güzel bir alan o da.
Hadi kalkalım mı artık?
Otursaydık Deryacığım.
Yok Kenan kalkalım annem merak eder beni. Hadi Barış.
Ben bırakayım mı aşkım sizi?
Yok canım gerek yok, biz gideriz. Değil mi Barış?
Tabii tabii. Hoşça kal Kenan.
Hoşça kal Barış.
Görüşürüz aşkım.
Görüşürüz canım.
Kafeden çıktık ve bir taksiye binip mahalleye geldik. Bizim evin kapısında Barış şöyle dedi;
Ne zaman samimi olundu bakalım böyle bu çocukla?
Sen gelmeden az önce. Bir duysaydın söylediklerin. Çok tatlıydı.
Aman aman gerek yok.
Ne oldu Barış? Sen pek sevmedin galiba Kenan'ı?
Yok hayır ondan değil. Vaktim yok. Eve gidip bavulumu toplamalıyım. Yazlığa gideceğiz bugün.
Bugün mü? Tercihlere kadar yoksunuz yani?
Evet.
Bak sonuçlar açıklanır açıklanmaz ulaş bana. Konuşalım tamam mı?
Tamam.
İyi yolculuklar öyleyse.
Sağol Derya.
Barış o gün yazlığa gitti ve tercihlere kadar dönmedi. Ben de Kenanla bir daha görüşmedim. Ama Barış hala sevgili olduğumuzu sanıyor. Tercihlerimizi de Barışla birlikte yaptık. Aldığımız puanlar inanılmaz güzeldi. İstediğim okulu kazanmaya fazlasıyla yetiyordu puanım. Barış'ın da öyle. Tercihlerimi yaptım ve günlerce uyuyamadım. Tercih sonuçları geldiğinde her ikimiz de istediğimiz okullara kabul edilmiştik. Barış İzmir'e bense Ankara'ya. Barış bir ara Kenan'ın kazandığı bölümü sorsa da lafı geçiştirdim. Renk vermemek için sık sık Kenan konusunu açsam da yanlış bilgi veririm düşüncesiyle okulundan hiç bahsetmedim. Önce ailemi Ankara konusunda ikna etmek zor olsa da öğretmenlerimle yaptığım yoğun baskılar sonucu onları da ikna ettim. Yurtta kalacaktım. Tüm hayallerim birer birer gerçekleşiyordu. Bu inanılmaz güzeldi! Bavulumu topladım akrabalarımla, arkadaşlarımla vedalaştım ve ailemle birlikte garajın yolunu tuttum. Otobüse binmeden önce herkese sıkı sıkı sarılarak öptüm ve çok duygusallaştım. Ama bunu zar zor ikna olan annemi ve babamı kararından döndürmemek ve üzmemek için belli etmedim. Kardeşim ve ablamı da öptükten sonra otobüse doğru yürüdüm. Garipti. Yanımda bir büyüğüm olmadan ilk kez uzaklaşıyordum bu şehirden. İzmir'in deniz kokan havasını gitmeden son kez içime çektim. Ailemle telefonlaşabilir, internetten görüntülü konuşabilirdim hatta. Oysa bu kokuya duyulan özlem bambaşkaydı. Ankaranın asfalt yollarında, karlı sokaklarında kalın pardesülerle dolaşırken en çok da buranın sıcak iklimini, Kordon'un müthiş esintisi, denizimi, martıları özleyecektim galiba. Bu şairane düşüncelerimin hedefime ulaştığım mutlu günümde içime işlemesine izin vermeden otobüse bindim.
Otobüse bindiğimde içimi kovmaya çalıştığım o hüzün kapladı yeniden. Annem bu halimi bilse, istemiyorsan dön kızım, üzme kendini derdi. Tabii bu hüznün duyduğum sevincin binde biri kadar bile olmadığını nereden bilecekti annem. Peki ama son güne kadar neden hissetmemiştim bunları? Yine o saçma dedikleri teorime göre işliyordu her şey. Teorim şuydu; İnsan, bir duruma kendini hazırlamış olduğunu sansa da o durum gerçeklemeden ne hissedeceğini asla bilemez. Ve hisleri genelde kendini hazırladığını sandığı zaman hissettiklerinin tam tersidir durum gerçekleştiğinde, istisnai durumlar haricinde. Bu değil midir zaten, günler öncesinden sevinçle bileti alınan yolculukları veda ertesi içimizi kaplayan hüzünle böylesine zorlu kılan? (devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder