5 Şubat 2011 Cumartesi

Aşka Aşık (4. Bölüm)

-Aaaaaaaa!
-Ne oldu Derya?
Başıma bir şey battı!
Beklediğim mucize başıma batan bir cismin varlığıyla gerçekleşmiş ve Barış'ın dikkatini başka yöne çekebilmişti.
-Çıkar bakayım başındakini.
-Bu ne? Bir kağıt var bu tacın içinde. Rulo halinde iğneyle iliştirilmiş...
''Merhaba gördüğüm en güzel kız! Ben kuafördeki çocuğum, adım Kenan. Senin de adını öğrenmek, mümkünse yakından tanışmak istiyorum. Az sonra kuracağım cümleyi kullanırlar hep ama ben doğru söylüyorum. :) Böyle şeyler yapan biri değilim normalde. Ama inan çok güzelsin! Hem tacı kabul etmesen yapacak başka bir şeyim de yoktu. Biliyorum, beni değil tacı beğendin ama tacı beğenişin bile rastlantı olmayabilir. Belki de kaderdir, ne dersin? Amacım rahatsız etmek değil, istersen gizliden ya da belki telefon kulübesinden nasıl rahat edeceksen öyle ama lütfen ara beni.''
Satırlar çocuğun numarasıyla devam ediyordu. İtiraf etmeliydim ki sözleri etkileyiciydi. Ama bu gerçek oldukları anlamına gelmezdi. Biraz edebi yeteneğe sahipse bunları serçe parmağıyla bile karalayabilirdi.
-Bu kim?
-Şey... Bu tacı çok güzel olduğumu söyleyip kuaför çocuk verdi. O kadar tatlıydı ki hayır
diyemedim. Ben de onu bir daha göremem sanmıştım, çok mutluyum!
Gerçek düşüncelerim tabii ki bunlar değildi. Değil etkilenmek çok fazla süzmemiştim bile çocuğu. Yakışıklı sayılabilirdi belki ama sırf yakışıklı olduğu için onu aramazdım. Ama şimdi aramazsam Barışla arkadaşlığımız dönülmez bir yola girecek ve belki de bitecekti. Başka birini sevdiğimi anlarsa açılmaktan vazgeçebilirdi ya da ben Kenanla görüşmeden elini çabuk tutup şansını denemek de isteyebilirdi. Ama ben onun arkadaşlığımızı zedelememek adına ilk yolu seçeceğini umuyordum. Çantamdan telefonumu çıkarıp numarayı çevirmeye başladım.
-Hemen mi arıyorsun? Bari gece bitseydi. Hem gece oldu. Hakkında ne düşünür!
-Bir şey olmaz Barıış annem gibi konuştun. Çok tatlı çocuktu dedim ya iki dakika konuşup kapayacağım.
Ne istiyorsan onu yap! Ben gideyim mi?
-Hayır, kal lütfen! Konuşurken dilim falan dönmezse yardımcı olursun.
Barış'ın siniri artık her halinden okunuyordu. Ama böylesi her ikimiz için de daha iyiydi. Şu işe bak! Kuaför çocuğa neredeyse minnettardım!


-Alo?!
-Alo, iyi günler Kenan Bey. Ben kuaförde tacı verdiğiniz kızım. Nasılsınız? Bu arada adım Derya.
-Derya! İnan aramasan bu gece uyuyamayacaktım! Gerçi seninle konuştuktan sonra da heyecandan uyuyabileceğimi sanmıyorum ama... Bu arada iğne için özür dilerim. Umarım canını yakmamışımdır.
-Yok, hayır, Yanmadı canım.
-Peki senden ilk telefonda buluşma istesem çok mu aceleci görünürüm?
- Hayır, elbette buluşabiliriz.
- O zaman yarın 10.00'da bizim kuaförün 2 alt sokağındaki Yosun Cafe'de diyelim mi?
-Tamam, peki.
-Derya! Rüyada değilim değil mi? Buna gerçekten inanamıyorum! Çok çok teşekkür ederim Derya. Çoook! Neyse ben çok heyecenlıyım .En iyisi yarın konuşmak. Görüşmek üzere.
-Görüşmek üzere Kenan!
Ben bu adama randevu mu verdim şimdi? Ne oluyor ya bana? Ama Barış'ın sonradan üzülmemesini ve arkadaşlığımızın sonlanmamasını sağlamak için yapmaya mecburdum bunu. Yarın gider adamla konuşur, durumu anlatırım.
-Derya! Sen hiç tanımadığın bir adama randevu mu verdin?
-Tanımadığım değil bir kere kuaförüm o benim.
-Nasıl kuaförün daha bir kez yaptı saçlarını.
-Olabilir, ama yaptı.
-Yarın ben de geleceğim seninle!
-Ama Barış!
-İtiraz istemiyorum! Tanımadığın bir adama güvenemezsin! Ya ben de gelirim ya da annen öğrenir. İyiliğin için. Ne dersin?
-Tamam Barış Bey öyle olsun bakalım. Biz de sizin bir açığınızı yakalarız elbet.
-Açık falan değil bu Derya! Adam manyak bile olabilir. İyiliğin için!
-Tamam Barış, gel, sen de gel. Kambersiz düğün olmaz.
Sonraki dakikalarda Barış'ın neşesi oldukça kaçsa da bana belli etmemeye çalıştı. Daha sonra beni eve bıraktı. En azından bugünlük yırttım ama yarın ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Bu kuaför aşkı numarası biraz uzamak zorunda görünüyor. En azından Barış beni unutana kadar...

Sabah kalktım ve anneme Barışla birlikte Esralarla buluşmaya gideceğimizi söyleyerek odama hazırlanmaya çıktım. Kışın olsa kıyafet seçimi konusunda zorlanabilirdim ama oldukça fazla yazlığım olduğundan diz hizama kadar gelen şile bezi, beyaz, boyundan bağlamalı en sevdiğim elbisemi ve beyaz babetlerimi giydim. Taşlı küçük küpelerimle burç kolyemi de taktıktan sonra saçlarıma fön çektim. Pudra, göz kalemi, rimel ve rujla doğal ama bir o kadar da güzel bir makyaj yaptım. Odadan çıkmadan kendime şöyle bir baktım ve kokoş fakat çok güzel göründüğümü farkettim. Bu durum iki işe yarayacaktı. Birincisi Barış Kenan için ne kadar süslendiğimi görüp ondan gerçekten hoşlandığıma karar verecekti. İkincisiyse kuaförde spor kıyafetleriyle gördüğüm Kenan bu halimden muhtemelen çok hoşlanmayacak hatta ilk günden kendini yamamaya çalışan kızlardan olduğumu düşünecekti. Ayrıca Barış'ı da yanımda getirmemle beraber sıkıya gelemeyecek ve muhtemelen beni tekrer aramayacaktı. Hele bir de en dayanılmaz huyum olan çok konuşmayı da işin içine katarsam bir daha kuaförde gördüğü kimseyle tanışmaya çabalamayacağına emindim. Anneme görünmeden evden çıktım . Aksi halde bir şeylerden şüphelenirdi. Ve buluşma yerine Barış'tan önce varıp fırsat bulursam Kenan'a durumu anlatabilmek için bir taksiye bindim. Saat henüz 9.00'dı ve Barış muhtemelen yeni hazırlanmaya başlamıştı. Az sonra Yosun Cafe'nin kapısından içeri girdim. Beni görünce ayağa kalktı ve tokalaştık.
Merhaba Derya, Hoş geldin.
Hoşbulduk.
Gelmeni beklemiyordum.
Verdiğim sözü tutarım, ama aslına bakarsan buraya başka bir şey konuşmaya geldim.
Ben de her şey bu kadar güzel olamaz diyordum tam. Sorun ne?
Bak Kenan. Ben seni henüz tanımıyorum bile.
Ama ben senden çok hoşlanıyorum.
Bak işte hoşlanıyorsun sevmiyorsun. İkisi farklı şeyler. Aslına bakarsan dün mesajını aldığımda yanımda Barış olmasa bu buluşmaya ''Evet'' demezdim. Az sonra o da gelecek buraya.
Barış kim? Sevgilin mi yoksa? Bak eğer onu kıskandırmak için falansa tüm bunlar kabul edemem.
Hayır. Sevgilim falan değil. Seni istemediğin bir şeye zorlayacak da değilim. Barış benim en yakın arkadaşım ve dün gece tam bana ilan-ı aşk edecekken senin notunu gördüm. Bir nevi hayatımı kurtardın yani. Şimdi onu kırmak istemiyorum ve bu yüzden ona senden hoşlandığımı söyledim.
Derya senin yerinde bir başkası olsa beni durumdan haberdar etmeden aşkımı kullanır, ardından da işi biter bitmez terkedip giderdi. Sana olan aşkımı hafifletmeye yeteceğini sanmıyorum ama yine de dürüstlüğün için teşekkür ederim.
Yani, yardım edecek misin bana?
Evet, elbette. Sen istediğin sürece yanında olacağım. Arkadaş olmak istersen arkadaşın olacağım, ya da bir gün benden hoşlanırsan...
Bu ihtimal üzerinde çok fazla durmamalısın bence sen yine de. Yanlış anlama, tanıdığım kadarıyla iyi birisin. Ayrıca yakışıklısın da. Ama aşk bu değil. Sana karşı bir şeyler hissetmeden çıkamam seninle.
İltifatların için teşekkürler. Neyse aşk böyle baskıyla kazanılacak bir şey değil zaten. Arkadaşın olacağım izin verirsen ben de o halde.
Bunu çok isterim. Anlayışın için çok teşekkür ederim.
Ben de açık sözlülüğün ve arkadaşlığın için.
Barış'ın bize doğru yaklaştığını görüp sustuk. (devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder